HOŞ GELDİNİZ AHMET ÖKTELİK RESMİ WEB SİTESİ

   
 
  Sohbet
Göklerin secde etmesi
 

Sual: Farisi bir beytin tercümesinde, (Birkaç kişi, eğer Allah için bir araya gelip, birkaç nefes Allah’tan bahsederse, oraya gökler secde eder) deniyor. Göklerin secde etmesi ne demektir?
CEVAP: Böyle tabirler Arapçada da, Türkçede de vardır. Mesela, Kur’an-ı kerimde, (Köylülere sor) yerine (Köye sor) buyuruluyor. (Yusuf 82)
Türkçede, (Soba yanıyor) demek, sobanın kendisinin değil, içindekiler yanıyor demektir. Sobanın kendisi değildir. Selefiyiz diyenler de, Kur’an-ı kerimdeki deyimlere, soba yanıyor gibi yanlış mana veriyorlar. Mesela Allah’ın eli var diyorlar. Hâlbuki Allahü teâlânın hiçbir şeye benzemediği yine âyet-i kerimeyle bildiriliyor. İmam-ı Gazali hazretleri burayı açıklarken buyuruyor ki:
Filan belde, filan valinin elindedir denilince hiç kimse, o beldenin valinin iki elinin içinde olduğunu anlamaz. Çünkü bir belde, elin içine alınamaz. O halde burada, istiare vardır. Valinin eli kesik bile olsa, yine aynı ifade kullanılır. (İlcam-ül avam an ilm-il kelam)
İstiare, bir kelimenin manasını başka manada kullanmaktır. Birkaç örnek verelim:
1- Cesur ve kuvvetli bir insana aslan demek, ona hayvan demek değildir, onu takdir etmektir. 
2- Kurnaz bir kimseye tilki denmekle, o kimse övülmüş veya yerilmiş olur. (O ne tilkinin biri) denince, hayvandan değil, insandan bahsedildiği anlaşılır.
3- Namusunu kıskanmayan, kötü birine, (Domuzun teki) denir. Buradaki domuzun hayvan olan domuzla ilgisi yoktur. Kur’an-ı kerimde geçen el kelimelerinin de Allah’ın eli ile hiçbir alakası yoktur.
Bu beyitte geçen göklerden kasıt da, göktekiler yani meleklerdir. Secdeden de kasıt, imrenmek demektir. Secde Allah’a yapılır. Oradaki secde, sonsuz hürmet, sonsuz sevgi demektir. Demek ki, birkaç Müslümanın Allah için bir araya gelip, dinden, imandan bahsetmesine melekler imrenmektedir.
Karanlık gecede yıldızlar görüldüğü gibi, karanlık dünyada imanlılar da, yıldızlar gibi parlar. Bu yıldızlar nasıl gökyüzüne dağılmış vaziyetteyse, imanlı insanlar da yeryüzünde bu şekilde görünürler. Birkaç Müslüman bir araya gelirse, orada birkaç tane yıldız parlıyor demektir. Bizim yıldızları seyrettiğimiz gibi, melekler de dünyayı seyrederler. O birkaç Müslümana, (Ne bahtiyar bu kimseler, bir araya gelmişler, Allah’tan, Peygamberden bahsediyorlar) diye gıpta ederler.


Allah’a iman ne demektir?
 

Sual: (Allah’a iman şarttır, ama Amentü’deki diğer şartlara, mesela Peygamberlere inanmak gerekmediği için Ehl-i kitap da Cennete gider) deniyor. Amentü‘nün tamamına inanmak şart değil mi?
CEVAP: İmanın şartlarından birini bile inkâr eden kâfir olur. İmanı eksik tarif etmek, Allahü teâlâyı ve Resulünü yalanlamak olur. Peygamber efendimiz, imanı şöyle tarif etmiştir:
(İman; Allah’a, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahiret gününe [Cennete, Cehenneme, hesaba, mizana], kadere, hayrın ve şerrin Allah’tan olduğuna, ölüme, öldükten sonra dirilmeye, inanmaktır. Allah’tan başka ilah olmadığına ve benim, Onun kulu ve resulü olduğuma şehadet etmektir.) [Buhari, Müslim, Nesai]
Âyet ve hadislerdeki (Allah’a iman eden) ifadesi, mümin içindir. Buradan, imanın diğer şartlarına inanmaya gerek yok denmez. İmam-ı Kurtubi buyurdu ki: Allah’a iman, vacib-ul-vücud olan Allahü teâlânın varlığını, Resulünün getirdiği tafsilata göre tasdik etmek demektir. (Cami’u li-Ahkâm)
Bugünkü İncil ve Tevrat’ta bildirildiği gibi inanan, Allah’a iman etmiş olmaz. Bir âyet-i kerime meali:
(Kendilerine kitap verilenlerden, Allah’a ve ahiret gününe inanmayan, Allah’ın ve Resulünün haram ettiği şeyi haram tanımayan ve hak dini [İslamiyet’i] din edinmeyenlerle, zelil bir halde kendi elleriyle [boyun eğerek] cizye verinceye kadar savaşın!) [Tevbe 29]
Yahudiler, Hristiyanlar ve diğer kâfirler, dinimizin emir ve yasaklarına muhatap değildir. Onlara önce farz olan, iman etmektir. Müslüman olmadıkça, Cennete gitmeleri de mümkün değildir. Müslüman olmayanın Cennete gideceğini söylemek küfürdür. Birkaç âyet-i kerime meali:
(Kim İslam’dan başka din ararsa, bilsin ki, o din asla kabul edilmez.) [Âl-i İmran 85]
(Kimi, ona [Muhammed aleyhisselama] iman etti, kimi ondan yüz çevirdi. Bunlara da çılgın ateşli Cehennem yetti. Âyetlerimizi inkâr edip kâfir olanları elbet ateşe atacağız.) [Nisa 55,56]
(Elbette, ehl-i kitaptan [Yahudi ve Hristiyan] olsun, müşriklerden olsun bütün kâfirler Cehennem ateşindedir, orada ebedi kalırlar. Onlar yaratıkların en kötüsüdür.) [Beyyine 6]
Bir hadis-i şerif meali de şöyledir: (Beni duyup da, bana inanmayan Yahudi ve Hristiyan, elbette Cehenneme girecektir.) [Müslim]



İlim öğrenen ve öğreten
 

Sual: İslamî ilim öğrenmek için Arapça öğrenmek şart mıdır? Türkçe muteber bir kitabı, mesela İslam Ahlakı kitabını okumak da, ilim öğrenmek sayılır mı? Bu kitabı başkasına hediye etmek, ilim öğretmek yerine geçer mi?
CEVAP: Arapça Cennet lisanıdır. Arapça öğrenmek çok kıymetlidir, ibadettir, fakat ilim öğrenmek ayrı, dil öğrenmek ayrıdır. Türkçe bilen ilim sahibi olmadığı gibi, Arapça bilen de mutlaka ilim sahibidir denemez. Arapça bilen gayrimüslimler de vardır. Arapça bilen, muteber Arapça eserleri, Türkçe bilen de, muteber Türkçe eserleri okursa ancak o zaman ilim sahibi olur. Mesela İslam Ahlakı kitabını okuyan, çok lüzumlu bilgileri öğrenmiş olur. Bin kadar kitaptan hazırlanmış Seadet-i Ebediyye kitabını okuyup öğrenen kimse âlim olur. İçinde bildirilenleri ihlâsla tatbik ederse, Allahü teâlânın rızasına da kavuşur, çünkü bu kitapta İslamiyet’le ilgili lüzumlu her şey vardır. Kitabı başkasına vermek de, ilmi yaymak, ilmi öğretmek olur. İlim öğrenmenin ve öğretmenin fazileti ise çok büyüktür.
İlim öğrenmenin faziletiyle ilgili birkaç hadis-i şerif meali şöyledir:
(Bir saat ilim öğrenmek, gece sabaha kadar ibadet etmekten, bir gün ilim öğrenmek, üç ay oruç tutmaktan kıymetlidir.) [Deylemi]
(İlim öğrenene denizdeki balıklara kadar her şey istiğfar eder.) [İ. Abdilber]
(İlim öğrenmek için yolculuğa çıkanın, daha adımını atmadan günahları affolur.) [Şirazi]
(İlim öğrenmeye çalışan, evine dönünceye kadar Allah yolundadır.) [Ebu Nuaym]
İlim öğretmenin fazileti de çok büyüktür. Birkaç hadis-i şerif meali şöyledir:
(En üstün sadaka, ilim öğrenip sonra da onu başkasına öğretmektir.) [İ. Mace]
(İlmi öğretenle öğrenenler hariç, herkes Allah’ın rahmetinden uzaktır.) [Tirmizi]
(İlim öğrenenle öğreten, sevabda ortaktır.) [Hatib]
(Ya âlim, ya ilim öğrenen, ya dinleyen veya bunları seven ol! Sakın beşincisi olma, yoksa helâk olursun.) [Taberani]
Talebe, hocaya hürmet etmeli, hoca da talebeye şefkatle muamele etmeli. İki hadis-i şerif meali:
(İlim öğrendiklerinize hürmet edin ve ilim öğrettiklerinize de ikram edin, tevazu gösterin!) [İ. Neccar]
(İlim öğrenmeye gelenlere “Resulullah’ın tavsiye ettiği faydalı ilmi öğrenmeye hoş geldin” diyerek sorularını [severek] cevaplandırın!) [İ. Mace]


Besmele çekilen yerler
 

S ual: Besmele çekmenin hükmü nedir?
CEVAP: Yerine göre, Besmelenin hükmü değişir. Birkaç örnek verelim:
Farz olduğu yerler: Hayvan keserken Besmele çekmek farzdır. Besmelesiz kesileni yemek haramdır.
Vacib olduğu yerler: Namaz dışında Fatiha okumaya başlarken Besmele çekmek vacibdir. Şafii mezhebindeyse, her zaman Fatiha okurken Besmele çekmek farzdır.
Sünnet olduğu yerler: Namazda her rekâtta Fatiha’dan önce, gusletmeye ve abdest almaya, yiyip içmeye, mektup yazmaya ve her faydalı işe başlarken Besmele çekmek sünnettir. Namaz dışında, Fatiha’dan başka bir sure okumaya başlarken de Besmele çekmek sünnettir.
Müstehab olduğu yerler: Namazda, Fatiha ile zamm-ı sure arasında Besmele çekmek, caiz veya müstehabdır.
Mubah olduğu yerler: Yürümeye, oturmaya, kalkmaya ve her mubah işe başlarken Besmele çekmek mubahtır.
Mekruh olduğu yerler: Avret yerini açarken, necaset bulunan yere girerken, Berae suresini önceki sureye bitişik okurken, sigara içmeye ve bunun gibi kötü kokulu, mesela soğan, sarımsak gibi şeyleri yemeye başlarken ve sakal tıraşı olmaya başlarken Besmele çekmek mekruhtur. 
Haram olduğu yerler: Haram işlemeye başlarken Besmele çekmek haramdır. Haramlığını kabul ederek yaparsa haram olur, harama önem vermeden veya helal kabul ederek yaparsa küfür olur.
Küfür olduğu yerler: Bizzat kendisi haram olan mesela, şarap içmek, zina etmek, domuz eti yemek gibi haram olan işleri yapmaya başlarken, Besmele çekmek küfür olur. Burada, haramı helal saydığından veya harama önem vermediğinden dolayı küfür oluyor.
Sual: Şaşkınlığı belirtmek için, (İlahi Ali bey!) demek caiz midir?
CEVAP: Evet, caizdir.

Kurtlu gıda yenmez
Sual: Un, irmik, mercimek, fasulye, nohut gibi gıdalar kurtlanınca yemek caiz midir?
CEVAP: Kurtlanmış gıdalar yenmez. Un gibi olanlar elenince, fasulye gibi olanlar da temizlenince, yenmesi caiz olur.

Ana babayı gıybet
Sual: Helal edeceği bilinse, ana babanın gıybeti caiz midir?
CEVAP: Caiz değildir, günahtır, helâlleşmek gerekir. Ana baba hakkını helâl etse de, gıybet etmek günah olduğu için, ayrıca tevbe etmek de gerekir.

ETKİNLİKLER
 
www.dostyurdu.com

Türkiye Plakalari


01 ADANA
02 ADIYAMAN
03 AFYON
04 AĞRI
05 AMASYA
06 ANKARA
07 ANTALYA
08 ARTVİN
09 AYDIN
10 BALIKESİR

11 BİLECİK
12 BİNGÖL
13 BİTLİS
14 BOLU
15 BURDUR
16 BURSA
17 ÇANAKKALE
18 ÇANKIRI
19 ÇORUM
20 DENİZLİ

21 DİYARBAKIR
22 EDİRNE
23 ELAZIĞ
24 ERZİNCAN
25 ERZURUM
26 ESKİŞEHİR
27 GAZİANTEP
28 GİRESUN
29 GÜMÜŞHANE
30 HAKKARİ

31 HATAY
32 ISPARTA
33 İÇEL
34 İSTANBUL
35 İZMİR
36 KARS
37 KASTAMONU
38 KAYSERİ
39 KIRKLARELİ
40 KIRŞEHİR

41 KOCAELİ
42 KONYA
43 KÜTAHYA
44 MALATYA
45 MANİSA
46 KAHRAMANMARAŞ
47 MARDİN
48 MUĞLA
49 MUŞ
50 NEVŞEHİR

51 NİĞDE
52 ORDU
53 RİZE
54 SAKARYA
55 SAMSUN
56 SİİRT
57 SİNOP
58 SİVAS
59 TEKİRDAĞ
60 TOKAT

61 TRABZON
62 TUNCELİ
63 ŞANLIURFA
64 UŞAK
65 VAN
66 YOZGAT
67 ZONGULDAK
68 AKSARAY
69 BAYBURT
70 KARAMAN

71 KIRIKKALE
72 BATMAN
73 ŞIRNAK
74 BARTIN
75 ARDAHAN
76 IĞDIR
77 YALOVA
78 KARABÜK
79 KİLİS
80 OSMANİYE
81 DÜZCE





google-site-verification: googled0d2f01e41c88b26.html
 
Bugün 3 ziyaretçikişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol